Maziden Neler Kaldı? - Bursa Selanik Göçmenleri
Headlines News :
Ana Sayfa » , , » Maziden Neler Kaldı?

Maziden Neler Kaldı?

Bursa Selanik Göçmenleri Tarih: 4 Haziran 2014 Çarşamba | 21:19


Kültürümüzde geniş yer tutan Rumeli, İstanbul Boğazındaki Rumeli Hisarı ve üzerinde Topkapı Sarayının yer aldığı Sarayburnu ile başlar. Bu kültürünün Anadolu’daki müttefiki, Sinop-Antalya hattının batısında kalan bölge. Bir de Orta Anadolu’daki Alevi ve Bektaşi kültürü mensupları. Son elli yılı kantara vurunca şu çıkar: Sonuncular saz çalıp semaha durmakla; Rumeli’den gelenler kafayı çekip “Dağlar dağlar viran dağlar” türküsünü dinlemekle yetindiler! Osmanlıperver nice aydınımız varken, Rumeli tarihimizi –orada kalmış Osmanlı eserleri dışında- olanca zenginliği ile anlatan kitaplar hâlâ yok bizde. Örneğin “Balkanlarda İslâm” konusunu dahi Sırp araştırmacı Aleksandre Popovıc yazdı. Bizim tarikatçı takımının başı, o bölgeden gelenlerle hiç hoş değil. Burada kimi adları ve onlardan örnek metinleri vermeye ar ederim.
Selanik kitapları var mı?

Aile öykülerini anlatırken içine Selanik’in girdiği birkaç kitap dışında, Osmanlı dönemi Selanik’ini “edeple anlatan” kitaplar henüz yok. Öte yandan, son yıllarda Selanik’le ilgili çeviri kitapların sayısında bir artış gözlenmekte. Kent Osmanlı’dan çıkınca, ailesi tekrar İspanya’ya dönen Sefarad Yahudisi Leon Scıaky, “Elveda Selanik” adıyla roman yazıyor da... Anadolu’ya gelen Türklerin çocukları bu konuda tam siper! Kültür Bakanlığı’nın eski Selanik fotoğraflarını içeren “Yadigâr-ı Selânik” albümüne, Semavi Eyice’nin yazdığı uzunca bir “Önsöz” metin ile, Mehmet Ali Gökaçtı’nin “Nüfus Mübadelesi” kitabında yer alan iki yazısı var; hepsi o kadar.

Maziden neler kaldı?
Hiçbir şey kalmadı. Bizler artık bal gibi “asimile olduk”! Daha beteri; herkesle birlikte top, pop, magazin ve tarikat budalası olduk! 93 Harbinden beri Anadolu’ya gelen ve Kurtuluş Savaşını yapan eski kuşaklar azaldıkça... 1950’den beri güdülen eğitim politikası semeresini verdikçe... Aşınan cumhuriyet kültürü ile birlikte bizler de eriyip bittik. Bunun en tipik iki örneği, Cumhuriyet gazetesinin tiraj kaybı ile CHP’nin oy kaybıdır. Arnavut biberini unuttuk; yerine Urfa’nın biberini koyduk. Bizler hâlâ Arif Şentürk’le avunurken, Urfa’dan her gün çıkıyor yeni bir türkücü.

400 bin mübadilin geldiği ülkemizde Lozan Mübadilleri Vakfı’nın ne büyük güçlüklerle kurulduğunu bir parça biliyorum. Selanik’te halen “İzmirli’nin Yeri” lokantası varken; koskoca İstanbul’da, İzmir’de veya Bursa’da bir tek “Selanikli’nin Yeri” tabelâsı yok.

Unutulan kimi tanımlara gelince: Selanik örgüsü, Selanik çuhası, Selanik ekmeği, Selanik gevreği, Selanik yangınları, Selanik muskası. Ve Selanik’ten gelen ünlü İpekçi ailesinin vaktiyle İstanbul’da açtıkları Selanik Bonmarşesi.

Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan seçimlerde Doğu ve Orta Anadolu illerinin listelerinde, Rumeli’de veya Selanik’te doğanlara da yer verilirdi. Devran ters döndü. İç göçle öylesine yoğun bir nüfus aktı ki Batı’ya, şimdi onlar lehine feragat etmekteyiz.

Anadolu Türkleri yazımıza egemen mantığa sakın gücenmesinler; bizim ilk mayamız onlarla aynı. O maya ile yüzyıllarca dik durduk Rumeli’de. Ve o maya çağırdı bizi tekrar Anadolu’ya.

Devlet katındaki son Selanik insanı, Serez kökenli diye bildiğim eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’di. O gitti perde indi! Türk basınında asılları Serezli nice köşe yazarı, globalleşme maskesi altında emperyalizmin değirmenine su taşıyorlar her gün. ABD ve Avrupa Birliğinin talimatı ile yakında “ Türk Ordusu çok büyük; dörtte üçü dağıtılsın” derlerse hiç şaşmayınız!
Bağlıyoruz...
Mübadil çocuklarının unuttukları o müthiş cümle: “İstanbul yıkılsa Selanik yaptırır; fakat Selanik yıkılsa İstanbul yaptıramaz!”

Kentin ekonomik gücünü ve para kazanma becerisini anlatan bu deyim, hiç hesapta   olmayan bir şekilde tekrar doğrulandı: İstanbul merkezli Osmanlı devleti yıkıldı; yerine Selanik doğumlu Mustafa Kemal’in önderliğinde Ankara’da yeni bir devlet kuruldu.

Şimdi gün geçtikçe çağdaşlıktan uzaklaşan... İç ve dış sorunları hızla artan ülkemizde... Tüm Rumeli göçmenlerinin dahi “ağzını havaya açmasından” doğan sorumluluk payları büyüktür. Bilesiniz...
Aman ha, sığınabileceğimiz başka Anadolu yok!
            Yazdık bitti Selanik’ten Bursa’ya...
            Ah bu derdim dursa ya...

kaynak: Selanik'ten Bursa'ya, Ali Aksoy Olay Gazetesi-Bursa’da Yaşam Dergisinin Ocak 2008 tarihli sayısında yayımlanmıştır.


Bu Makaleyi Paylaş :

0 yorum:

Bu yazımız hakkında

düşünce ve önerilerinizi lütfen bizimle paylaşın..!

"Muhacir diye küçümsenenler,
tarihin yazdığı savaşlarda en geriye kalanlar,
yani 'düşmanla sonuna kadar dövüşenler'
çekilen ordunun ri'cat hatlarını sağlamak için kendilerini feda edenler,
ve düşman karşısında kaçmak,
çekilmek nedir bilmeyenlerdir.

Muhacirler, kaybedilmiş ülkelerimizin
milli hatıralarıdır."

Mustafa Kemal Atatürk,
17 Ocak 1931

Translate

 
Support : Creating Website | Bursa Selanik Göçmenleri | ha_ay
Proudly powered by Blogger
Copyright © 2011. Bursa Selanik Göçmenleri - All Rights Reserved